TTK.553 KAPSAMINDA SORUMLULUK DAVASI VE ŞİRKETLERDE KURUCULARIN,YÖNETİM KURULU ÜYELERİNİN, YÖNECİLERİN HUKUKİ SORUMLUĞU
Giriş:
Türk Ticaret Kanunu'nun 329 vd. maddelerinde "Anonim Şirket" düzenlenmiştir. Anonim şirketin yönetim kuruluna ilişkin düzenlemeler "yönetim kurulu" başlıklı ikinci bölümde yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu'nun 359. Maddesine göre "Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur." Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Bir başka deyişle yönetim kurulu, anonim şirketlerin yürütme ve temsil organıdır. Kanun çeşitli hükümleri ile yönetim kurulunu ortaklık açısından yüksek öneme sahip görev ve yetkilerle donatmıştır. Bu denli yetki beraberinde sorumluluğu da getirmektedir[1]. Türk Ticaret Kanunu 553. Maddesinde yönetim kurulu üyeleri için genel bir sorumluluk hükmü öngörürken aynı zamanda kanun içerisinde özel sorumluluk halleri de düzenlenmektedir[2].
TTK 553. maddesine göre "Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler[3] ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar."6102 sayılı TTK’nın değişiklik öncesi halinde yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi öngörülmüştü[4]. Öyle ki sorumluluktan kurtulmak için yönetim kurulu üyelerinin kusursuzluğunu ispat etmeleri gerekmekteydi. Değişiklikle birlikte hükmün yönetim kurulu üyeleri için kusur sorumluluğu öngördüğü açıktır. Davacıların zararın yönetim kurulu üyelerinin kusuru sonucunda meydana geldiğini ispat etmesi gerekmektedir.[5]
Sorumluluğun Şartlarını genel hatlarıyla hatırlamakta fayda var:
Kusur: TTK md. 369/1’e göre yönetim kurulu üyeleri ve yöneticiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeni ve dürüstlük kuralı ile yerine getirmelidirler. Madde sadece yönetim kurulu üyelerini değil, yönetimle görevli herkesi kapsamaktadır. Kusur, kast ya da hafif ihmalden kaynaklanabilir. Önemle ifade edilmelidir ki yönetim kurulu üyelerinin objektif özen yükümlülüğüne uygun hareket etmesi gerekmektedir[6]. Yani kusurlarının tespitinde kişisel durumları önemli değildir. Buradaki objektif bir kriter ise tedbirli bir yöneticiden göstermesi beklenen dikkat ve özendir. Her ne kadar kanun sorumluluğun kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklandığını belirtse de doktrinde özellikle iç yönergeler örnek olmak üzere başka düzenlemelerdeki sorumluklara aykırılıktan dolayı TMK 553’e başvurulabileceği savunulmaktadır[7]. Yönetim kurulu üyesinin kusurlu olmadığının ispatı bakımından, zarara sebep olan karara olumsuz oy verilmesi sorumluluğunu engellerken ilgili kararı veren kurula katılmama hali ise aynı sonucu doğurmaz.
Zarar: Zarar bir kişinin iradesi dışında, malvarlığında meydana gelen eksilmeyi ifade etmektedir. Kavram kendi içinde kişinin malvarlığının pasifindeki artışı, aktifindeki azalmayı ve elde edilmesi gereken bir karın alınamaması hallerini kapsar. Her ne kadar yeni TTK’da doğrudan zarar-dolaylı zarar kavramına yer verilmese de kanunun gerekçesinde bu kavramlara yer verilmiştir. TTK md. 553'te yer alan "zarar" ibaresi ile doğrudan zarar kastedilmektedir. Doğrudan zarar[8] şirketin, pay sahipleri ve şirket alacaklılarının bizzat ve bireysel zarara uğramaları, malvarlıklarında meydana gelen azalma yahut malvarlığında beklenen değer artışının gerçekleşmemesidir. Pay sahibi ve şirket alacaklarının zararı ayrıdır, şirketin zarara uğraması aranmamaktadır. Pay sahibine kar payı ödenmemesi, rüçhan hakkının kullandırılmaması, kusurlu eylem neticesinde şirketin iflas etmesi ve alacaklılarına ifa yapamaz hale gelmesi bu durumlara örnek gösterilebilir. İflas meydana gelmemekle beraber kusurlu davranışlar yüzünden şirket mal varlığı azalıyor ve alacaklılar bu yüzden alacaklarını temin etmede güçlük yaşıyorsa doğrudan zararın meydana geldiği kabul edilir. Şirket tüzel kişiliğinin de doğrudan zarara uğradığı hallerde dava açması mümkündür[9]. Bu bağlamda yeni göreve gelmiş yönetim kurulunun, şirketi zarara uğratmış eski yönetim kurulu üyeleri aleyhine farklılaştırılmış teselsül ilkesi uyarınca sorumluluk davası açabileceği kabul edilmelidir[10].
Dolaylı zarardan farklı olarak hak sahipleri tazminatın şirkete değil kendilerine ödenmesini isterler. Dolaylı zarar ise yönetim kurulunun kusurlu olarak şirket malvarlığına verdiği zararın yansıması şeklinde ortakların ve alacaklarının malvarlığında ortaya çıkan zarardır.[11] Şirketin doğrudan zararı ortaklar ve alacaklıların dolaylı zararı niteliğindedir.
İlliyet Bağı: Zararla eylem arasında bağı ifade eder, zarar kusurlu eylem sonucu ortaya çıkmalıdır. Kişinin davranışı ile zarar arasında illiyet bağı mevcut değilse kişinin sorumluluğu ileri sürülemez.
TTK m.553/2 Hükmünde Kusursuzluk Hali:
Hükme göre, “kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.” Burada önemli olan nokta yetki devrinin usulüne uygun olup olmadığıdır. TTK 367/1’e göre ise “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir. ” Kanunun aradığı şartları taşıyan bir yetki devri gerçekleştirildiğinde, yetkisini devreden yönetim kurulu üyeleri devralanın seçiminde ve gözetiminde gerekli özeni göstermeleri kaydıyla devralanın fiil ve kararların sorumlu tutulamayacaktır. Esas sözleşmede yetki hükmünün bulunmaması, iç yönerge düzenlenmemesi, devrin iç yönergeye uygun yapılmaması gibi sebeplerle usulsüz bir şekilde gerçekleştirilen yetki devri kanunda öngörülen sorumsuzluk halinden faydalanmak için yeterli olmayacaktır.[12]
TTK m.553/3 ile Sorumluluğun Daraltılması:
TK m.553/3’e göre, “hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanun veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle, gözetim ve özen yükümü dolayısıyla sorumlu tutulamaz.” Bu hüküm ile görevli kişilerin ve özellikle de yönetim kurulu üyelerinin uygun illiyet bağı ya da kusurlarının olmadığı yahut çok zayıf olduğu durumlar için soyut bir gözetim yükümlülüğü ileri sürülerek sorumlu tutulmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Kanunun gerekçesine bakıldığında ise yönetim kurulu üyelerinin gözetim yükümlerinin bu yükümün kontrolü dışında kalan olgu ve konularda bulunmadığını hükme bağlandığı belirtilmektedir. Bu kapsamda üst gözetimin yönetim kurulunun devredilemeyen yetkileri[13] arasında olduğu da göz önünde bulundurulduğunda; günlük iş akışının, münferit iş ve işlemlerin gözetiminin üst gözetime dahil olmadığı sonucuna varılacaktır[14].
Sorumluluk Davasında Yargılama Biçimi Ve Usul
TTK 553 kapsamında yönetim kurulu üyelerinin, kanunda ya da esas sözleşmede yer alan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal etmesi durumunda, anonim şirket, pay sahipleri ve alacaklıların zarara uğramaları sonucunda, yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılacak dava sorumluluk davası olarak adlandırılır. Esasında bu davanın davalılarının kimler olabileceğini kanun 553. Madde de göstermiştir. Doktrindeki ağırlıklı görüşe göre kanundaki ‘yöneticiler’ ifadesine şirketi perde arkasından yöneten kişiler de dâhildir. Dava açılacak kişinin görevde olup olmaması önem taşımaz. Sorumluluk davalarında davacı asıl olarak şirkettir. Pay sahipleri ve alacaklılar da davacı olabilseler de dolaylı zararların tazminatının kendilerine değil şirkete ödenmesini isteyebilirler[15]. Şirket alacaklarının dolayısıyla zararlar için dava açma hakkı mevcut değildir. Sorumluluk davasının şirket tarafından açılması durumunda şirketin davada temsili ve dava açılmasının kararının nasıl alınacağı konusunda kanun susmaktadır.
a)Sorumluluk Davasının Açılmasına İlişkin Karar: Hem kanunda açık bir hüküm bulunmaması hem de kanunun genel kurulun yetkilerini sayan 408. maddesinin birinci fıkrasının ‘’Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır.’’ hükmü ile 408. maddenin ikinci fıkrasının b bendinde sorumluluk davasının sayılmamasından hareketle doktrinde bir görüş şirketin sorumluluk davası açabilmesi için genel kurul kararına ihtiyaç olmadığı kanaatindedir Ancak kanunun 479. Maddesinin üçüncü fıkrasında genel kurul toplantılarında oyda imtiyazın kullanılamayacağı haller arasında ibra ve sorumluluk davası açılmasının belirtilmesinden hareket eden diğer bir görüş ise kanunda örtülü olarak genel kurul kararının arandığı kanaatindedir[16].
b)Açılacak Davada Şirketin Temsili: Sorumluluk davası bakımından kanunun bir temsilci belirlemediği göz önünde bulundurulduğunda bu konuda şirketin genel yetkili ve görevli organı olan yönetim kurulunun yetkiye sahip olduğunu söylemek doğru olacaktır.
SONUÇ
TTK.553 gereği; şirket kurucuları ,yönetim Kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları kanundan veya şirket esas sözleşmesinden doğan yükümlülükleri nedeniyle kusurun ispatı halinde verdikleri zarardan sorumludurlar.Yine aynı maddeden hareketle, yönetim yetkisinin başkasına devri halinde, sözkonusu devirde gerekli özen ve dikkatin gösterilmemiş olması halinde yeni yönetimin eylemlerinden sorumluluk devreden yönetim açısından devam edecektir.Yönetim kurulu üyesi sadakat ve özen yükümlülüğüne uygun hareket etmek zorundadır.Yönetim kurulu karar süreçlerinde krize neden olunması,şirketin zararının ortaya çıkması gibi durumlarda sorumluluğun madde kapsamında işletilmesi ve zararın sorumluluk davası süreci işletilmek suretiyle telafisi mümkün olabilecektir.
Ancak gerek davaya dayanak kusurun tespiti gerekse yargılama esnasında ortaya çıkacak mevcut zararın faili açısından değerlendirmenin dar yorumlanması ve sorumluluğun buna göre tespit edilmesi gerekmektedir.
TTK 553. maddesine göre "Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar."6102 sayılı TTK’nın değişiklik öncesi halinde yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi öngörülmüştü.
Hükmün bu anlamda doğru bir netice olduğunu, ancak uygulamada makul özenin aranmasının yine de uygulamada probleme neden olabileceğini belirtmek isteriz.
Anılan değişiklikle birlikte; yönetim kurulu üyelerinin, şirket karar alıcılarının yönetim sürecini krize çevirmesinin sorumluluk davası açılarak önüne geçilmeye çalışılmış ise de işlerlik kazanmasının şirketin veya şirketlerin kurumsal yönetim anlayışını benimsemesi ve ilkesel hareket etmesi ile netice kazanacağını belirtmek isteriz.
KAYNAKÇA
[1] Yetki ve sorumluluk arasındaki orantı ilişkisi için bkz. ÇAMOĞLU Ersin, “Sorumluluk Hukukunun Evrensel İlkeleri Işığında Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu”, Prof. Dr. Şener Akyol’a Armağan, Filiz Kitabevi, İstanbul 2011, s.407-418.
[2] TTK m.549,551,1524 vd.
[3] Yönetici kavramı, anonim şirket adına karar alan, onu icra eden veya imza yetkisi bulunan genel müdürü, genel müdür yardımcılarını, müdürleri, genel koordinatör sıfatı taşıyanları ifade etmektedir
[4] Kanunun 6335 sayılı Kanun m.28 hükmü ile değiştirilmeden önceki hali şöyleydi: Yönetim Kurulu üyelerinin, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispat etmedikçe, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
[5] Balaban, Mahmut Furkan, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu ve Sorumluluk Davası, Ankara, 2019; POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar, N.590.
[6] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar, s.420
[7] Koç, Himmet, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi Uyarınca Sorumluluklarına Genel Bir Bakış, Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi(NEÜHFD), C.3, S.1, 2020; Çamurcu, Emin, Anonim Ortaklıklarda Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi Uyarınca Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluklarının Belirlenmesi
[8] Akdağ Güney, Necla, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu,2.B İstanbul 2010 s.51-56; Arslan, İbrahim, Tüzemen Atik, Ebru, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Aleyhine Sorumluluk Davası Açılması Kararı ve Açılacak Davada Şirketin Temsili, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt-2, Sayı-2, Temmuz 2016, s.15
[9] POROY/TEKİNALP/ÇAMOĞLU, Ortaklıklar, s.440
[10] Koç, Himmet, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Farklılaştırılmış Teselsül İlkesi Uyarınca Sorumluluklarına Genel Bir Bakış, Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi(NEÜHFD), C.3, S.1, 2020
[11] Arslan, İbrahim, Tüzemen Atik, Ebru, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Aleyhine Sorumluluk Davası Açılması Kararı ve Açılacak Davada Şirketin Temsili, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt-2, Sayı-2, Temmuz 2016, s.15
[12] Balaban, Mahmut Furkan, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu ve Sorumluluk Davası, Ankara s. 72;KIRCA (ŞEHİRALİ/MANAVGAT), s.611-612.
[13] TTK m.m.375
[14] Balaban, Mahmut Furkan, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu ve Sorumluluk Davası, Ankara, 2019
KIRCA (ŞEHİRALİ/MANAVGAT), s.614-615.
[15] TTK 556/1
[16] Arslan, İbrahim, Tüzemen Atik, Ebru, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Aleyhine Sorumluluk Davası Açılması Kararı ve Açılacak Davada Şirketin Temsili, Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt-2, Sayı-2, Temmuz 2016, s.20.